GEBELİKTE KAN BASINCININ YÜKSEK OLMASI
Kan basıncının yüksek olmasına (kanın her kalp atışında damar duvarına karşı uyguladığı basınç) yüksek tansiyon denir. Yüksek tansiyon hpertansiyon diye e adlandırılır. Gebelik sırasında şiddetli ya da kontrol edilemeyen tansiyon yüksekliğinin anne ve bebek üzerine olumsuz sonuçları olabilir.
Kan basıncının normal olması demek ölçülen tansiyonun 120/80 veya daha düşük olması anlamına gelir.
Kan basıncı söylenirken bahsedilen ilk değer ör:120 sistolik yani kalbin pompaladığı anda damar duvarı üzerindeki basınç değeridir. İkinci birim olan ör:80 diastolik basınç ise kan kalbe dönerken, kalbin dinlenme fazında damar üzerindeki basıncı ifade eder.
Hafif yükselmiş (eleve) kan basıncı sistolik nasıncın 120-129 arası olması, diastolik basıncın ise 80 veya aşağısında olmasıdır.
Evre 1 hipertansiyon: Sistolik basınç 130-139 diastolik basınc 80-89 mmHg arası olan tansiyondur.
Evre 2 hipertansiyon: Sistolik basıncın en az 140, diastolik basıncın en az 90 olmasıdır.
Kronik hipertansiyon ise gebelikten önce var olan ya da gebeliğin 20. haftasından önce oluşan tansiyon yüksekliğine denir.
Gestasyonel hipertansiyonda ise kan basıncı yüksekliği gebeliğin 20. haftasından sonra meydana gelir ve genellikle doğumdan sonra kaybolur. Ancak bu kadınlarda ilerde kan basıncı yüksekliği görülme ihtimali diğer kadınlara göre daha fazla olabilir.
Gebelik sırasında tansiyon yükselmesi gebede ve fetüsta birçok komplikasyona neden olabilir:
• Fetal büyüme kısıtlılığı: Kan basıncının yüksek olması plasenta yatağında direnç yaratabileceğinden plasenta aracılığıyla bebeğe giden besinlerin transferinde kısıtlamaya buna bağlı olarak bebeğin büyümesinin yavaşlamasına neden olabilir. Bebek olması gereken hafta ölçülerinden daha küçük ölçülebilir.
• Preeklampsi: Preeklampsi yani halk arasında gebelik zehirlenmesi olarak bilinen durum kan basıncı yüksek olan gebelerde normal olanlara nazaran daha yüksek oranda görülür.
• Erken doğum: Plasenta bebeği yeteri kadar besleyemiyorsa, muayeneler sırasında bebeğin anne karnından dışarıda daha sağlıklı gelişeceği düşünülüyorsa erken doğum kararı alınabilir.
• Plasenta dekolmanı: Plasentanın erkenden ayrılması acil obstetrik durumdur ve yüksek tansiyon plasenta dekolmanı açısından risk teşkil etmektedir.
Eğer gebelik öncesinde tansiyon yüksekliği mevcutsa yani gebede kronik hipertansiyon durumu mevcutsa bazen bu durum gebelikte normale dönebilir ve kullanılan ilacın kullanılmasına gerek kalmayabilir. Ancak gebelikte şiddeti artmışsa ve daha önceden ilaç kullanılmıyorsa gebelikte medikal tedaviye başlamak ya da mevcut tedaviyi devam etttirmek gerekebilir. Bu durumda anne adayı evde kendi tansiyonunu her gün takip etmek durumunda kalabilir. Fetal büyüme kısıtlılığı meydana gelip gelmediği yapılan ultrasonografik muayenelerde tespit edilebilir, gerektiğinde doppler ultrasonografi ile bebeğin göbek kordonundan beslenmesinde direnç olup olmadığı tespit edilebilir.
PREEKLAMPSİ
Preeklampsi yani halk arasında gebelik zehirlenmesi ile bilinen durum, 20. haftadan sonra ortaya çıkan kan basıncı yüksekliği ile birlikte birçok organın da bozulduğuna dair bulguların ortaya çıktığı bir durumdur. İdrarda protein izlenebilir (proteinüri), karaciğer fonksiyon testleri yükselebilir, kan pıhtılaşma hücrelerinin sayısı düşebilir, akciğer ödemi meydana gelebilir. Preeklampsi ve ağır preeklampsi olarak 2 ye ayrılmaktadır. Mevcut durumda sınıflama yapılarak tedavisi düzenlenir, ya da acil olarak doğum kararı alınabilir.
Preeklampsi 20. haftadan sonra, genellikle 3. trimesterde meydana gelir. 32. haftadan önce meydana geldiğinde erken başlangıçlı preeklampsi olarak adlandırılır. Doğum sonrasında da meydana gelebilir.
Kimin preeklampsi durumunu yaşayacağı anlaşılamasa da bazı kadınlarda risk daha fazladır.
Özellikle ilk kez gebelik yaşayanlarda, daha önceki gebeliğinde preeklampsi geçirmiş ya da ailesinde preeklapsi hikayesi mevcut ise, 40 yaş ve üstü gebeliklerde, çoğul gebeliklerde, diabet olan gebelerde, trombofili hastalarında, lupus hastalarında, obez olan gebelerde ve tüp bebek yöntemi ile gebe kalan gebelerde görülme ihtimali diğer gebelere göre daha fazladır.
Preeklampsinin bebek için de riskleri mevcuttur. Preeklampsi durumunda bebeğin erken doğması kararı verilebilir, bebek içeride risk altında olduğu için acil doğum planlanabilir. Bu durumda prematüre olan bebek prematüre komplikasyonları ile karşı karşıya kalabilir.
Preeklampsi geçiren annenin de gebelik sonrası yaşatısında kalp hastalığı, inme, böbrek hastalığı ve yüksek tansiyonriski artmıştır. Ayrıca gebelik sırasında ve doğum sonrasında eklampsi ismi verilen nöbetlerle karakterize ağır preeklampsi riski de mevcuttur.
Preeklampsi aynı zamanda gebelik sırasında hipertansiyon, karaciğer fonksiyon testlerinde artma ve düşük kan pıhtılaşma hücreleri görülmesi ile karakterize HELLP sendromuna da neden olabilir. HELLP sendromu obsterinin acil ve tehlikeli bir formudur.
Preeklampsinin belirtileri arasında:
Geçmeyen baş ağrısı, ellerde ve yüzde terleme, görüş alanında değişiklikler ve uçuşmalar, karnın üst kısmında ve omuzda ağrı, gebeliğin ikinci yarısında bulantı kusma, birdenbire kilo artışı ve nefes almada zorlanma sayılabilir.
Hafif hipertansiyon ve preeklapmsi durumunda, doktorun önerisinde göre gebelik 37. haftaya kadar evde ya da hastanede takip edilebilir. Bebeğin hareketleri, NST deki iyilik hali, gebenin kan basıncının düzenli ölçümleri ile aksi bir durum olmadıkça 37. haftaya kadar takip ve sonrasında doğum önerilebilir. Ancak bu durumda takip sırasında daha erken doğum gerekme ihtimali de mevcuttur.
Ağır preeklampsi durumunda hastanede yatış şarttır ve 34. hafta tamamlanmış ise doğum planlanır. 34 haftanın öncesinde bebeğin ve annenin durumu stabil ise 34. hafta beklenebilir. Bu sırada bebeğin ciğer gelişimi için anneye kortikosteroid uygulanabilir, annenin kan basıncı düşürmek ve nöbet geçirmesini engellemek için medikal tedavi uygulanabilir. Ancak bebeğin ve annenin durumu riskli görüldüğünde bazen 34. hafta beklenemeyebilir.
Preeklampsiyi önlemek için gebelik öncesinde mevcutsa fazla kiloların verilmesi ve gebelikte kontrollü kilo alımı, diabet mevcut ise kan şeker regülasyonu sağlandıktan sonra gebe kalınması ve gebelikte takibinin düzenlenmesi önemlidir. Gebelik öncesi kan basıncı yüksekliği varsa regülasyonu sağlanmalı ve gebelik riskleri hesaplanmalı, doktor kontrolünde gebelik planlanmalıdır.