Hamilelik ve lohusalık zihinsel hastalıkları provoke eden belirgin olarak stresli dönemlerdir. Herhangi bir ruhsal hastalık bu dönemde tekrarlayabilir veya yeni başlayabilir. Depresif bozuklukların görülme sıklığı bu dönemde iki kat artar. Maalesef bu durumdan etkilenen kadınların ancak %25’i beklide daha azı uygun olarak tedavi görülür. Hamilelik ne kadar istense de çoğu kadın için stres yüklüdür. Strese cevap farklıdır. Çoğu kadın bebekleri normal olsa bile kaygılanır.
Bebeklerin doğuştan bozukluk-anomali olan kadınların stresi daha fazladır. Doğuma doğru çocuk bakımı ve kendi yaşam biçimindeki değişikliklerin kaygısı buna eklenir. Ruhsal hastalık hikayesi olan kadınlarda gebelik genellikle bir iyilik halidir. Bununla birlikte şizofreni gibi ağır ruhsal rahatsızlıklarda bu durum değişebilir. Bunun aksine lohusalık ruhsal hastalıkların ortaya çıkması için daha yüksek risk taşır. Doğum sonrası bazılarında psikotik, depresif, veya manik hastalık görülebilir. Bunu görülme sıklığı yaklaşık 30 kat artar.
Gebelik öncesi muayenede anne adayının geçmişinde ruh sağlığıyla ilgili bir tedavi görüp görmediği belirlenmelidir. Örneğin cinsel taciz, depresif hastalığı riski görülme oranını arttırır. Gebelik sırasında ortaya çıkan kişilik bozuklukları ve ruhsal hastalıklar uzman psikologlar ve psikiyatrislerle birlikte değerlendirilerek tedavi edilmektedir. Gebelikteki aşırı stres erken doğuma neden olabileceği gibi lohusalıktaki aşırı stres ve sonucunda olabilecek ağır depresyonun intihara kadar varabilecek vahim sonuçlar olabileceği unutulmamalıdır.