Teratojen ajanlar kısaca normal değişimini sürdürmekte olan embriyoyu anatomik veya sitogenetik olarak hasara uğratan fiziksel veya kimyasal maddelerdir. Radyasyon bu teratojenık ajanlar arasında özel bir yeri tutmaktadır. Bazı etkiler hemen ortaya çıkabilir (düşükler), bazı etkiler daha sonra ortaya çıkabilir (doğumda ortaya çıkan teratojenik etkiler) veya çok uzun dönemde oluşurlar (germ veya somatikhücrelerde ortaya çıkan kanser eğilimi) Fiziksel ajanın yol açabileceği sonuçları tam olarak tahmin edebilmek için etkilenmenin hangi yolla ve nasıl oluştuğu, dozu, doz hızı, etkilenen doku, gestasyonel yaş ve etkilenen kişinin özellikleri bilinmelidir. İyonize edici ışınlar (alfabetagama x şınları) iyon çiftleri oluşturarak hasara neden oldukları gibi ikincil iyonizasyonlar ile biyolojik hasarlara neden olurlar.
Molekül bağlarını koparırlar, serbest radikallerin oluşumuna neden olurlar, mitotik inhibisyona neden olurlar, kromozomal ayrılmaya ve genetik yıkıma yol açarlar. Bu mekanizmalar sonucu fetal radyasyon hastalığı oluşur. Oluşacak biyolojik hasarın tayininde doz ve doz hızı çok önemlidir. Maruz kalma dozu RÖNTGEN (R) olarak belirtilir. Rad ise absorbe olan radyasyon miktarıdır. Rem ise insandaki röntgen karşılığıdır.
Herhangi bir fetüs anne rahmindeki gelişimi esnasında 60 mrada maruz kalmaktadır. Eğer anne ek olarak radyasyona maruz kalmış ise fetüsü etkileyen miktar fetüsün büyüklüğüne (gestasyon yaşı) ve annenin vücudunun maruz kaldığı kısma göre değişir. Doza maruz kalma hızı biyolojik cevabı etkiler. Bölünmüş dozlar aynı dozun tek bir defada uygulanmasına kıyasla birçok dokuda daha az hasara neden olurken gonadlarda (öz.erkek) tam tersine daha fazla zarara yol açar.
Hangi dokunun ışına maruz kaldığı da önemli bir faktördür çünkü bazı dokular aynı dozu daha fazla emer. Tüm bu faktörler göz önüne alınarak vücudun maruz kaldığı doz doğru olarak tayin edilebilir ve olası riskler konusunda doğru tahminler yapılır. Embriyonun radyasyon karşısında daha büyük risk altında olmasının temel sebebi hızlı bölünen hücrelerin daha fazla etkilenmesidir. Hayvan deneylerinde farklı haftalarda ışınlamalar farklı malformasyonlara yol açarken insanlarda şaşırtıcı olarak sadece mikrosefali ve mental retardasyon oluştuğu gözlenmiştir. En hassas dönem 8-15 gebelik haftaları arası olduğu bildirilmiştir. 0-8 gebelik haftaları arasında 10-19 rad oranı radyasyona maruz kalan embriyoda ya hiçbir şey olmaz yada ölümcül sitogenetik kusurlar sonrası düşükler olur. 15. gebelik haftası sonrası oluşan kusurları ise ağır değildir.
5 Rad veya altındaki dozlarda fetüslerde herhangi bir malformasyona rastlanmaz. Amerikan Radyoloji Derneği eşik değer olarak 10 R ve üstüne almakatdır. Radyoaktif izotoplar da gelişmekte olan fetüsün hedef organlarında hasara yol açablir. Mesela radyoaktif iyot6.haftadan sonra verilirse fetal tiroidi tamamen hasara uğratır. Radyasyon ile tartışmalar esnasında diğer tip görüntüleme yöntemlerinin güvenilirliğine ait sorular ile sık karşılaşılır. Özellikle de ultrasona ait. Ultrasonun biyolojik yapıları hipertermi, mekanik kavitasyon ve direk mekanik stresle etkilediğini bilmemize karşın tanısal amaçlı ultrasonun fetüs için zararlı olmadığı bilinmektedir.
Polikistik Over Sendromu
Yarattığı kozmetik sorunlar ve kısırlık nedeniyle daha genç yaşlarda başlayan ve evlilik yaşamında eklenen farklı sorunlarla boyutu büyüyen ve şekil değiştiren polikistik over sendromu aynı zamanda insulin metabolizmasında yarattığı bozukluklar ile bugün birçok branşı ilgilendirmeye başlayan karmaşık bir hastalık olarak varlığını devam ettirmektedir.
Polikistik over sendromunda yer alan önemli belirtiler şunlardır :
I. Adet düzensizliği : En sık görülen belirti olup adet gecikmesi veya adet görmeme şeklinde ortaya çıkar. Bu kadınlar senede 8 veya daha az sayıda adet görürler. Bu da yumurtlamanın düzensiz olarak oluştuğunu gösterir. Düzensiz adet görmenin sonucu endometrium denen rahim zarında düzensiz kalınlaşmalar oluşmakta bu da kanser riskini arttırmaktadır.
II. Kısırlık : Kısırlık nedeniyle değişik merkezlere başvuran hastaların neredeyse yarısını P.O:S’lu kadınlar oluşturmaktadır. Yumurtanın yeterince büyümemesi ve yumurtlamanın olmaması gebe kalmayı engellemektedir.
III. Tüylenmenin Artışı (Hirsutizm) : İstenmeyen tüylerde artış kadınlarda hemen her yaş grubunda psikolojik sıkıntı yaratan önemli bir belirtidir. Doğal olarak var olan açık renkli ince tüyler erkekli hormonlardaki dengesizlik nedeniyle koyu siyah renk alma ve kalınlaşma eğilimindedirler. Çoğunlukla bıyık , sakal, göğüs bölgelerinde tüylenme, kol-bacak ve karın bölgelerinde tüylerde kalınlaşma ve çoğalma saptanır. Tedavisinde ilaç tedavisi ile yeni tüy gelişiminin önlenmesi ve çıkmış tüylerin fiziksel metodlarla (lazer epilasyon gibi) alınması birlikte kullanılmalıdır. Hastaların ilaç tedavisinin ancak 6 aydan itibaren etkili olacağı konusunda uyarılması tedavisinin başarısı için çok öemlidir.
IV. Saç Dökülmesi
V. Akne : Yüz, göğüs ve sırt bölgesinde önemli bir kozmetik problemdir. Özellikle ileri yaşlarda başlayan akneler çok tipik bir belirtidir.
VI. Kilo Artışı : Bu hastaların büyük bir çoğunluğu kilo vermek veya kilolarını korumak için ciddi mücadele vermektedir. Özellikle bel ve karın bölgesinde kalça bölgesine göre daha fazla yağ toplanması görülür. Bu altta yatan bozulmuş şeker ve insülin metabolizmasının doğal bir sonucudur. Uygulanan diyet programında karbonhidrat tüketiminin düşürülmesi, düzenli egzersiz programı ve hastanın yaşam tarzının gözden geçirilmesi hastanın kilo vermesi için mutlak gereklidir.
VII. Cilt-Deri Problemleri : Genellikle insülin metabolizmasındaki dengesizlikten kaynaklanan akantozis nigrans adı verilen boyun-kasık ve koltuk altı bölgelerindeki siyahlaşmadır.
VIII. Depresyon-Anksiyete : Bizzat hormonal bozukluklar veya kozmetik sorunlar ve kısırlık sonucu oluşan psikolojik sıkıntılar bu hastaların kendilerini toplumda uzak tutmalarına cinsel isteksizlik, suçluluk ve umutsuzluğa yol açmaktadır.
Polikistik over over sendromunun tanısı detaylı fizik muayene, ultrasonografi ve kan hormon analizleri ile konmakta ve hastanın gerek kozmetik sorunları gerek çocuk sahibi olma konusundaki beklentileri ve gerekse de ileri yaşlarda ortaya çıkması muhtemel metabolik sorunları önlemektedir. Bu yazının temel amacı hastaların veya hastalıktan şüphelenenlerin kendi teşhislerini yapabilmeleri amacıyla soru-cevap şeklinde kendilerine yapacakları test konusunda motive etmektedir.
– Bir yıl içinde 8 veya daha az sayıda adet görme
– Düzensiz 10 günde fazla adet görme
– Ara kanamalar
– Kısırlık
– Geç yaşlarda başlayan akne
– Aşırı tüylenme
– Saç dökülmesi
– Boyun-kasık-koltuk altında lekelenme
– Fazla kilo
– Ani kilo artışı
– Öğün arası açlık hissi
– Şeker hastalığı
– Ailede şeker hastalığı öyküsü
– Migren
– Depresyon-anksiyete
Eğer bu sorunlardan 5 veya daha fazlasına evet cevabı veriyorsanız Polıkıstık Over Sendromunuz olabilir. En kısa zamanda tıbbi yardım isteminizi önleriz.